

Dönüşümüzün son 1 saati Kerem,otobüsün havasına iyice alıştı.Yanda oturan abinin yanına oturuyor,arkalarda gezinmek istiyor,muavin gibi basamakta oturmaya kalkışıyor,,'ben bu ortamı bilirim,ben de klasik bir çocuğum' edasıyla bağırarak şarkı söylüyor,bağırarak sayı sayıyor,açıldıkça açılıyordu.İşte bunlar da hipotezimi ortaya çıkaran gözlemlerim...Biz tabi 'şeytanın bacağını kırdık.Bundan sonra bu günübirlik işini sık sık yaparız'diye düşünüyoruz.Ee tabi,Derya Teyze ve anneanne de bize böyle güzel bir gün yaşatırlarsa,biz dayanamayız,ayda 1 tekrarlarız bu işi.Teyzesinin Kerem'e aldığı arabayı da görünce aşkım,o yemyeşil Demirçelik'i eminim ki cennet zannetti.Yanında da en sevdiği melekler vardı


Korku yok,gözü kara.Benim de ,cennet gibi bir yerde ,etrafımda 4 tane melek gibi insan olursa,ben de bu kadar cesaretli olabilirim galiba.

Birden aklıma eski bir şarkının sözlerini getiriverdi bu ilk bahar günleri:
Birden zaman dursa
hergün bahar olsa
Bugün açan güller
hiç bir gün solmasa
Yüzyillar boyunca hergün bahar olsa
gecesi gündüzü hep aydinlik olsa
Yeryüzü gökyüzü nesemizi paylassa
Hosgeldin bahar la la la
Hosgeldin dostum la la la
Nese getirdin la la la
Dünya ya la la la la la la la
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder